Derya Balcı / Ankara
Birlikte yönetim anlamına gelen “yönetişim”, karar alma süreçlerine kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve meslek gruplarının, konuyla ilgili tüm çevrelerin dahil olduğu, şeffaflık, katılımcılık, hesap verebilirlik, cevap verebilirlik, hukukun üstünlüğü, etkililik, eşitlik, stratejik vizyon unsurlarını benimseyen bir ortak yönetim biçimidir.
Yönetişim kavramı, 1990’larda hayatımıza girmiş ve sonrasında yeri ve önemi giderek artmaya devam etmiştir. İster gerçek anlamıyla benimseyerek ister içeriksiz olarak teorik söylemlerle hepimizin en çok duyduğu terimler arasında yerini almıştır.
Yapısı ve özellikleri nedeniyle yönetişim, yerel yönetimler için ayrı bir önem taşımaktadır. Bir taraftan demokrasi ve halkın yerel düzeyde katılımının uygulandığı diğer taraftan küreselleşmenin getirdiği halka yakın hizmet sunumu anlayışı, dolayısıyla yerel yönetimleri öne çıkaran yerellik (subsidiarite) ilkesi ve öte yandan da halkın yönetimde aktif olmasını amaçlayan yönetişim ilkesinin halka en yakın yönetim birimi olan belediyeler için uygunluğu ve zorunluğu şaşırtıcı değildir. Şaşırtıcı olan, küreselleşme ve bilgi iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde bilginin dijital ortama aktarılarak herkesin erişimine açılmasıyla da yönetişimin elektronik boyutuna vurgu yapan “dijital yönetişim” kavramının ve uygulamalarının günümüzde ulaştığı düzeydir.
Dijital yönetişim, bilgisayar teknolojilerinin kullanılması ve bilginin elektronik ortama aktarılması ile bilgi, belge ve raporların ekonomik durum veya statüye bakılmaksızın halka açık, isteyen herkesin hızlı ve ayrıntılı bir şekilde bilgiye ulaşabildiği, halkı karar verme sürecine daha kolay dâhil eden, katılımcı mekanizmaları cesaretlendiren, vatandaş ile kamu görevlileri arasında etkileşimi sağlayan ve bu yönleriyle de yönetişimin şeffaflık/açıklık, yönetime katılım, etkililik, hesap verebilirlik, cevap verebilirlik, eşitlik gibi unsurlarının dijital ortamda sağlanan hizmetler sayesinde yerine getirildiği demokratik toplumu destekleyen bir niteliğe sahiptir.
Belediyeler, bir süredir halk günleri, halk toplantıları, semt danışma merkezleri, kent konseyleri, meclis toplantıları, proje demokrasisi, referandum, dilekçe, kişisel başvuru, internet, gönüllülük, sivil toplum kuruluşları gibi araçları yönetişimde kullanmaktadır. Fakat dijital yönetişimin bir gerekliliği ve sonucu olarak tüm bu araçlara ek olarak belediyelerin resmi internet sitelerinde verdiği hizmetler, hızla e-belediye hizmetleri ve sosyal medya üzerinden verdikleri hizmetler şekline dönüşmektedir.
Gerçekten de dijital teknolojiler, belediyelerin yönetişim faaliyetlerine kısa sürede çok olumlu değerler katmıştır. Peki nedir bu olumlu değerler? Öncelikle dijitalleşme ve bilginin internet üzerinde paylaşımı, vatandaş ile kamu kurumları arasındaki fiziksel mesafenin kalkmasına ve bürokrasinin, kırtasiyeciliğin azalmasına katkı sağlamıştır. Dijital araçlar vasıtasıyla vatandaşın işlemlerini yerine getirmesi için harcadığı zaman kısalmış, bir hizmeti almak için harcadığı işlem maliyeti azalmıştır. Belediyeler e-belediye portallarında vatandaşlara açık bir şekilde belediye hakkındaki bilgileri, belediyenin verdiği hizmetleri paylaşmaktadırlar. Öyle ki belediyenin yaptığı meclis toplantıları dahi canlı bir şekilde izlenebilmekte, faaliyet raporları resmi sitesinden halka açık bir şekilde sunulmaktadır. Böylece yönetişimin ilkeleri olan şeffaflık, hesap verme, katılımcılık ilkeleri yerine getirilmiş olmaktadır. Görünürlüğün artması rekabeti olumlu etkilediği için de hizmetlerin hız ve miktarı kadar kalitesinde de önemli gelişmeler ortaya çıkmaktadır. Bu gelişmelerin hızlanacağını beklemek de hayalcilik olarak değerlendirilmemeli çünkü dijital teknolojilerin hız, erişim kolaylığı ve düşük maliyeti, hakkını fark eden bireyin bunu kullanma niyetini uygulamaya aktarma hevesini de artırmaktadır.
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde bilgiyi duyma, bilgiye ulaşma kolaylaşmış klasik yönetişim araçları yerini dijital yönetişime bırakmıştır. Son günlerde içinde bulunduğumuz ve hepimiz değişik şekillerde etkilendiğimiz salgın süreci, dijital yönetişimin gerekliliğini çok net bir şekilde kanıtlamış durumdadır. Öyle ki fiziksel mesafenin önemli olduğu ve pek çok kimsenin de evden çıkmasının mümkün olmadığı bu süreçte duyurular, güncel haberlerle ilgili bilgiler, borç ödeme, sorgulama, istek, şikâyet, iletişim bilgileri, çeşitli formlar, faaliyet raporları, belediye hakkında bilgilere erişimde elektronik araç kullanımının önemi ortadadır. “Yaşadığımız salgında mevcut durumdan daha ne kötü olabilirdi?” sorusuna verilecek alternatif cevaplar arasında “Sahip olduğumuz dijital teknolojilerin yokluğu” çok tıklanırdı diye düşünüyor, olmamaları halindeki halimizi düşünemiyorum.
Günümüzde zaman ve mekân farklılıklarının ortadan kalkması, fiziksel mesafenin öneminin artması, toplumun teknolojik okuryazarlığının gelişmesi ve sosyal medya araçlarının kullanımının artması ile sosyal çağın yaşanması dijital yönetişimi daha da destekleyecek gibi görülüyor.
Comments